Değer yargıları ve bakış
açısı yaşandıkça ve tecrübe edildikçe
zaman içinde gelişen ve değişen görüşlerden oluşmaktadır.İçinde bulunmadığımız
ya da şahit olmadığımız durum ve olaylar hakkında ve bu olaylara karşı , olayları yaşayanlara göre daha sığ ve dar
bir bakış açısına sahip olduğumuz su götürmez bir gerçektir. Sosyal konularda
teorik olarak eşsiz bir bilgiye sahip olsak dahi örnek bir olay gerçekleştiğinde
,o olayı daha önce yaşamış vasıfsız bir kişi karşısında manevi/duygusal bakış
açısından şansımız yoktur.
Geçen sene İstanbul’dan Eskişehir’e yüksek öğrenimim için gittiğimde
Suriye’deki iç savaş şuan olduğu gibi tüm hızı ile devam etmekteydi. Türkiye,
Suriyeli vatandaşlara sığınmacı kamplarında kucak açmış ve bu kucak açma
karşısında haklı veya haksız toplumun belli kesimlerinden ;“bu kadar insana
nasıl bakılacağı ve Türkiye’de bu kadar aç insan varken bir de Suriyeliler mi
beslenecek” endişesi ve bencil telaşı yüksek
tonda dile getirilmekteydi.
Eskişehir’e gidenler bilirler ki ; onları şehirde karşılayan ilk şeylerden
biri ; 1. Hava Kuvvetleri Komutanlığına bağlı savaş jetlerinin kulakları oldukça
rahatsız eden sesleridir. Alışık olmayanlar için oldukça ürkütücü ve telaşa
neden olan bu sesler ,zamanla olağandışı
değil de sadece tatbikat ve deneme amaçlı uçuşlar olduğunun benimsenmesi
ile normalleşmektedir.
Bomba taşımayan ve bırakmayan veya
herhangi bir tehlike arz etmeyen bu jetlerin aynı Suriye’de ya da şuan iç-dış
savaşların devam ettiği diğer ülkelerde olduğu gibi ; rastgele bomba , füze
bırakacağı ve bir çok masum/ sivil insanı öldüreceği psikolojisi altında
yaşamak nasıl bir şey olurdu? Her sesten ürkmek , ya uçan jetlerin biri binaya
çarparsa endişesini sürekli taşımak savaş olmayan bir ülke de bile bir yığın
endişeye neden oluyorken savaş olan ülkelerdeki insanların psikolojisini hakkı
ile anlamak şöyle dursun tahmin edilemeyecek bir durumdadır.
Empati yapabildiğimiz kadar “İNSAN”, ayrım yapacak kadar canavarız.
Milliyetçilik damarlarının kabarması demek , nefret söylemlerinin artması
demektir. Bu topraklarda milliyetçilik gibi sonradan oluşturulmuş kavramlar
insanların kendilerinden olmayanlara karşı, “tu- kaka, onlar kötü olan her şeyi
hak eder” yargılarını bencilce canlı tutmaktadır. Kaldı ki İslami inanışın yaygın
olduğu bir toplumda milliyetçilik ve ötekileştirme kavram ve yargılarının
bulunması bir o kadar endişe vericidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder